Çalışan Anne Modu

Bugün benim ilk iş günümdü. 6,5 ay aradan sonra işime geri döndüm. Bütün duyguları aynı anda yaşıyorum. İşimi ve arkadaşlarımı özlemiştim. Bu yüzden mutluydum. Ama sabahın erken saatinde Kerem Egeyi battaniyeye sarıp babannesine bırakmak çok zor oldu. Bana minicik gözleriyle öyle güzel bakıyordu ki zaman dursun istedim. Sanki ilk defa işe başlıyor gibi çok heyecanlı ve stresliydim. İşyerinde saatler geçmedi, gidip oğluma sımsıkı sarılmak istedim. kokusu burnumdan gitmedi.

Şunu anladım kadınlar ne kadar güçlü aslında. Onlara nasip edilen bu annelik duygusunun yanında hem eş, hem kadın. Erkekler sadece işe gidip gelmelerine rağmen azcık çocuklarıyla ilgilenseler yorulduklarını dile getiriyorlar. Eşimin hakkını yiyemem elinden geldiğince bana destek olur ama yorulduğunu da dile getirir.

Ama kadın öyle mi?
Sabah kalkar ev hanımı olur. Hem kendi hazırlanır, hem bebeğini hazırlar. Evden çıkmadan evi toplar, düzenler.
İşe gider; iş kadını olur. Bütün gün bebeğinin kokusu burnunda, hasreti içinde çalışır. Saatleri sayar, akşam olsada bebeğime kavuşsam diye.
Akşam olur: koşa koşa evine gider. Evladına bir sarılır ya bütün dünyayı verseler umrunda olmaz. Ona bir sarılır, sanki dünyayı kucaklamış gibi. Onun bir kokusu, sanki cennetin kokusu gibi. Eve gelir, hem evladıyla ilgilenir. Onun bütün gün olmadığı zamanı telafi edercesine, onunla zaman geçirir. Öyle bir histir ki o; evladı ona küsmüş gibi. Hep içi biraz buruktur.
Kocası gelir, eş olma zamanı gelmiştir. Ona da ilgi ve sevgi gösterir sanki bütün gün yorulan o kadın değilmiş gibi. Aynı gülümseme ve aşkla karşılar eşini.
Ve bunların hepsinin yanında aslında o bir annedir, o bir kadındır. Ve çok yücedir.
Hem anne olmak, hem eş olmak öyle rutin olmuştur ki bazen kendini unutur.
Bir kitap okumayı, kendine bir hobi edinmeyi bile unutmuştur.

Biz kendi kendimizi yesek de aslında durum hiç böyle değil.
Siz kahraman annelersiniz. Her ne kadar gün boyu bebeğinizin yanında olamasanızda önemli olan kaliteli zaman geçirmektir. Onunla kurduğunuz iletişim, oynadığınız oyunlar ve paylaştıklarınız önemli olan.
Siz kendi gücünüzün farkına varın ve kendinizi değerli hisssedin. Siz kendinize değer verirseniz, kendinizin farkına varırsanız insanlarda size değer verir.


Siz evladınızın gözünde kahraman annelersiniz.


Devamını Okuyun...

Premature Bebek Annesi Olmak

Prematüre annesiyim ben.
Minicik evladım öyle çok şey öğretti ki bana. Aslında ne kadar güçlü olabildiğimi öğrendim. Sabretmeyi öğrendim. Evladımı hastanede bırakıp eve gelirken günler, belki aylar süren yolculukta sabırla eve geleceği günü bekleyerek sabretmeyi öğrendim.

Evladımı kucağıma almadan, sıcaklığını hissetmeden her 3 saatte bir süt sağarak bir bedene can olmayı öğrendim.
Yoğun Bakım Ünitesinin önünde günde iki kez dakikalar, saniyeler sayarak, adının bile anılmadığı odada '' ünal bebeğin annesi'' olarak bekledim seni. Günleri saydım, kucağımda eve gideceğimiz günleri. Ama hep güçlüydüm.

Biliyordum senin bana ihtiyacın var. Benim sıcaklığıma, kokuma, sütüme ihtiyacın vardı. Hiçbir zaman kötü bir an düşünmedim. Her gün seni beklerden, seninle güzel hayaller kurdum. Herkes beni teselli etmeye çalışırken, ben onlara aslında ne kadar güçlü olduğunu gösterdim.
Sen orda minicik bedeninle dünyaya tutunmaya çalışırken ben nasıl olur da kendimi bırakırdım? Hep dua ettim, Rabbime sığındım.
Biliyordum çok güzel günler vardı önümüzde ve bunlar geçecekti. Şimdi resimlere bakıp gülümsüyorum. Sana bin kez daha sarılıp şükrediyorum.

Gerçekten en önemli şey; moral. Kendinizi bırakmayın, kötü şeyler düşünmeyin. Her kötü duyduğunuz seyleri benim başıma da gelir mi diye kendinizi üzmeyin. Hayatta o kadar umut dolu, o kadar güzel hikayeler var ki bunları düşünürek yolumuza devam edelim.

Siz artık bir annesiniz ve o minicik mucizelerin size ihtiyacı var. Eğer ömrümüzde yaşanacak bu günler varsa yaşayacağız. Eğer bu bizim imtihanımızsa biz bu sınavıda hayırlısıyla,sağlıkla evladımızla, sevdiklerimizle el ele geçeceğiz.

O minicik bedenleriyle bize sarıldılar, sizde yüzünüzde koccaman bir gülümsemeyle evladınıza sarılacaksınız..

Rabbim tüm evlatlarımıza şifa, sağlık versin.

Minik Kahramanların, kocaman yürekli annelerine sevgilerle..
Devamını Okuyun...

Prematüre Bebek Bakımı


Her bebeğin bakımı özeldir aslında, her anne bebek bakımıyla ilgili daha bebeği doğmadan araştırır durur. Akıllarında çocuğumun ihtiyaçlarını karşılayabilecek miyim, onu doğru büyütebilecek miyim gibi bin türlü endişe vardır.Bazı anneler için durum daha da zordur. Çünkü bebekleri beklemedikleri kadar erken aralarına katılmış; bu nedenle özel bir ortamda bakımının yapılması gerekmiş ve anne özlemle beklediği bebeğini istese de kucağına alamamıştır. Bunlardan biri de bendim? Gerçekten zormuş bebeğini günler belki aylar sonra kucağına almak.

Bildiğiniz gibi minik adamım 1670 gr doğmuştu, 10 gün kadar küvezde kaldı. Bende süt sağmak, hastaneye gitmek ve koşturmaktan arta kalan her zamanımda prematüre bebeklerde nelere dikkat etmeli, nasıl bakımını yapmalıyım diye araştırıp durdum. Çünkü erken doğan yada düşük kilolu doğan bebekler daha fazla özen ve dikkat gerektiriyordu. Ama unuttuğum en önemli şey de şuydu:

Sen ne kadar araştırma yaparsan yap, istersen çok sey bil yada hiçbirşey bilme. Rabbim öyle bir annelik gücü veriyorki insana sanki yıllardır annelik yapıyormuş gibi. Şükürler olsun bu duyguyu yaşatan Rabbime. Şimdi geriye dönüp baktığımda o minnacık yavruma nasıl bakmışım diye soruyorum kendime. Sonrada nasıl bir güç vermiş rabbim bana diyorum ve şükrediyorum.

Bende araştırmalarım sonucunda öğrendiklerimi ve yaptıklarımı sizinle paylaşacağım, umarım akılda olan birçok soruya yanıt verebilirim:



- Bebeğin odası temiz, rahat ve düzenli olmalıdır. Oda ısısı 24-25 C olmalıdır. Bebeklerin odaları hava kirliliğinin olmadığı zamanlarda, her gün en az 15 dakika havalandırılmalı, havalandırma işlemi esnasında bebek başka bir odaya alınmalıdır. Bebeğin odasının temizliği de her gün havalandırma işlemi esnasında yapılmalıdır. Bizde bebeğim eve gelmeden önce bir oda termometresi alarak ısısını sürekli kontrol altında tuttuk.

-Premature bebeklerde beslenme; Prematüre bebeklerin taburcu olduktan sonra erken ve doğru beslenme desteği alması, uzun dönem normal büyüme ve gelişmelerinde belirleyici olmaktadır. En ideal besin anne sütüdür. Anne sütü yeterli miktarda ise bu bebeklerin anne sütü ile beslenmelerini tercih edilmeli. Ancak prematüre bebeklerin besin gereksinimleri daha fazla olduğundan bebeğin tartı alım izlemine göre gerekli durumlarda anne sütü güçlendiricileri ile anne sütünü desteklemeli. Anne sütü yeterli miktarda değilse prematüre bebekler için özel formül mamalar kullanmalıdır. Beslenme prematüre bebeklerde bazen zor bir hal alabiliyor. Çünkü küvezde kalan bebekler ( her bebekte süre değişiyor ) belli süre beslenme borusu mideye giderek beslendiğinden emme refleksi geç gelişiyor.

Kerem Ege aktif olarak 3.ayda emmeye başlamıştı.Ben 3 saatte bir sütü sağarak üzerine saatlerinide yazarak süt saklanma poşetlerine koyup her sabah aksam hastaneye götürüyordum. Hastanedeki 7.gününde hem ilk defa yavrumu kucağıma aldım hemde ilk defa emzirmeyi deneyecektim. Bebeğim ilk güzel şekilde emmesine rağmen diğer gunler emmek istemedi, memeği tutamıyordu. Yarım saate yakın ugrasıyorduk hemşireyle beraber ama malesef memeyi tutamıyordu ve biberonla anne sütü veriyordum. Bu arada ne yaptıysam bebeğim memeye alışmadı. 3 Saatte bir sürekli sağarak veriyordum. Daha sonra 3. ayında kendiliğinden artık emmeye başladı. 3 ay boyunca sürekli sagarak verdim.


Dipnot:
Anne sütü;
Derin dondurucuda, 3 aya kadar,
Buzdolabı rafında, 3 gün' ekadar,
Oda sıcaklığında, 3 saat 'e kadar saklanabilir.

- Benim en çok korktuğum konulardan biriydi; uyku apnesi.

Prematüre bebeklerde sık görülen apne, beynin yeterli olgunluğa ulaşamamış olması ve göğüs kafesi kaslarının kuvvetsizliğinden meydana gelmektedir.5 saniyeden daha kısa ve kendiliğinden düzelen solunum durmaları fizyolojiktir. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde çok sık karşılaşılan bu sorun bebek taburcu olduktan sonrada devam edebilir.10 saniyeden daha uzun ve bebeğin dudaklarında morarma ve halsizlik yapan solunum durması patolojiktir, uyarı verilmesi gerekir ve hemen doktorunuza başvurun. Şükürler olsun ki biz hiç karşılaşmadık uyku apnesiyle. Ama kerem ege eve ilk geldiğinde geceleri uyumayıp başında bekliyorduk.

Eğer isterseniz de bebek için apne yatagı diye brşey var. Bebeğin kıpırtılarını ve soluk hareketlerini sürekli kontrol altında tutar. Hareket 20saniye süre ile durur ya da solunum sayısı dakikada 10'un altına inerse sesli ve görsel bir alarm verir.

- Ziyaretci kabülü

Bebeğim hastaneden çıkarken en çok düşündüğümüz konuydu bu. Prematüre bebekler için taburculuk sonrası evde ziyaretçi kabul edilmemesinin, enfeksiyonu önleme açısından önemli olduğu, özellikle hasta olduğundan şüphelenilen erişkin ya da çocukların bebeklerin odasına girmemesi ve bebeğe dokunmaması, çok gerekli ise mutlaka maske kullanılması anlatılmalıdır.
Benim yaptığım araştırmalar sonucunda da edindiğim bir bilgi; Solunum yolları enfeksiyon virusu premature bebeklere bulasması gibi bir durumda prematüre ve savunma sistemi zayıf bebeklerde ciddi tablolara neden olabilir. Hastanın alt solunum yollarının tıkanmasıyla seyreden ve ciddi solunum yolu enfeksiyonları ile ilerleyerek hastaneye yatırılmayı gerektirecek, bazen de ölümle sonuçlanacak ciddiyette problemler oluşturabilir. Yani sizin bilmediğiniz biri eğer gripse bu sizin için çok önemli problemlere yol açabilir.

Bizim doktorumuzun tavsiyesi 1-1,5 ay civarında mümkün olduğu kadar kalabalık ortamlara girmemesi gerektiğiydi.

Bebeklerde yatış pozisyonu:

Bebeğin yatış pozisyonu ile ilgili dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise başın fleksiyona gelmesinin önlenmesi gerekliliğidir. Baş fleksiyona geldiğinde, prematüre bebekler kolayca apneye girerler. Bu nedenle aileye baş fleksiyonunun engellenmesi için başın hafifçe arkaya atılması gerektiği anlatılır. Öte yandan özellikle beslenme sonrasında, baş ve gövdenin belden itibaren 30-45 derecelik bir eğimle yükseltilmesi, reflü ve kusmayı önleyecektir. Bunun için aileye, bebeğin yatağının altına bu eğimi sağlayacak ama başın tek başına fleksiyona gelmesini önleyecek yükselticiler koyması önerilir. Ayrıca yoğun bakım ünitelerindede yatakların baş kısımları biraz yüksektir.

Göz bakımı:

Bebeğin gözünde akıntı, çapak oluşmuşsa, temiz bir pamuk yardımı ile kaynamış ılık suda ıslatıp, gözünü içten dışa doğru tek bir hareketle fazla bastırmadan silinmesi, işlemin tekrarlanması gerekirse yeni bir pamuk kullanılmalıdır.

Premature Bebeklerde Kanguru Bakımı

Kanguru bakımı sakin bir ortamda annenin göğsüne çocuğun yatırılmasıyla anne ve bebeğin ten tene teması sağlanmasıdır. Öncelikle yarım saatle başlanır ve süre giderek artırılabilir. Hastanelerde yenidoğan ünitelerinde solunum makinesi desteğine ihtiyaç duymayan her bebekte uygulanabilir. Kanguru bakımının prematüre bebeklerde uyku süresini artırdığı ve bebeğin ağlamasını azalttığı gözlenmiştir. Prematüre bebeklerde en korkulan şeylerden biri de solunumun düzenlenememesi ve nefessiz kalmadır. Kanguru bakımıyla nefessizliğin dört kat azaldığı, solunumun ve kalp seslerinin düzene girdiği dışarıdan oksijen gereksiniminin %50 düştüğü tespit edilmiştir.

Bebeğin vücut ısısı düştüğünde annenin vücut ısısı yükseliyor ya da bebeğin vücut ısısı yükseldikçe; anne bebeğe göre vücut ısısını düşürüyor ve bebeğini koruyor. Yine yapılan bir araştırmada saptanmış ki günde 50 dakika anneyle ten kontağı olan çocuklar 8 kat daha fazla emiyorlar. Ten kontağıyla daha fazla süt salgılanması sağlanıyor ve çocuk anne memesine daha çabuk ulaşıyor. Kanguru bakımı uygulanan prematüre bebeklerin hastanede yarı yarıya daha kısa sürede kaldıkları tespit edilmiş durumda. Tüm bu araştırma sonuçlarından görülüyor ki aslında bebeği yaşama bağlayan en önemli şey annesinin sıcak kucağı ve sevgisi.

Birçok hastanede hala kanguru bakımının uygulanmadığı ve uygun görülmediği de bir gerçek. Umarım ülkemizde yenidoğan yoğun bakımlarının hepsinde bu uygulanır, ve bebeklerimiz hastanede de olsa annesinin sıcaklığından mahrum kalmaz.


Evlatlarımızı sağlıkla, huzurla büyümesi dileğiyle..
Devamını Okuyun...

Hosgeldin Melegim..

Huzur neydi?
Bir minigin, minicik elleriyle senin yuzunu severek uykuya dalması mı?
Kendi yatağında uyumayıp, senin koynunda, senin kokunla ruyalara dalması mı?
Askla bakan bir çift minik gozlermiydi huzur?

Bazen "seviyorum" cok sey anlatır insana,
Ama bu duygu bikaç kelimeye sığar mı?
Asıl aşk, sensin bebegimm..

Ask.
Yıllar gecsede hergun bakıp bakıp daha da aşık olmak sana,
Her gün sükretmek canının canına,
Her dakika, her saniye mucizeye tanık olmak.

Onca mutsuzlugun icindeyken bile, bir Gülüşün beni hayata baglayan.
Minik ellerin yuregime dokunan.
Her gun seninle dahada Büyüyorum melegim.
Seninle,yaşamanın zevkine varıyorum.
Seninle,aslında ben ne kadar güçlü oldugumu öğreniyorum.
Cennet kokusu, megerse evlat kokusuymus, anladım.
Sen benim minik adamımsın.
Minicik bedeninle, kocaman dünyama sarildin.
Bense tüm dünyayı bırakıp, sadece sana sarıldım..
Şükür sebebim,
Sen hayatıma hosgeldin..
Yüreğime hosgeldin. .
Devamını Okuyun...

Minikler için 5 Mükemmel Besin

Ek gıdaya başlamadan önce bol bol araştırma yaptım ve hala devam ediyorum. Hangi besinlerin faydalı olduğunu, hangi besini neden yedirmek gerektiği gibi. Bilmediğim de birçok şey öğrendim, Öğrenmeye devam ediyorum. Öğrendiklerimi de sizinle paylaşmak istedim..
Miniklerimize bol vitamin olsun yedikleri.

Kefir:

Kefir, yoğurttan daha besleyicidir.Vücut tarafından daha iyi emilir.İçerisinde protein,temel mineraller,B12,B1 ve K vitamini yönünden zengindir.Kalsiyum ve magnezyum içerir böylece harika sağlıklı bir sinir sistemini oluşturur.Kolaylıkla sindirilebilen bir süt ürünü olduğu için bebekler, hamileler ve çocuklar için ideal bir içecektir.Dışardan almaktansa evdede kefir yapmak oldukça kolaydır.


-Bebeklikten ergenliğe kadar; kemiklerin ve dişlerin oluşumu ile sağlıklı dokuların ve kasların gelişiminde olumlu etkiler.
-Vücudun gelişmesi için gerekli olan vitamin, mineral ve protein desteğini sağlar.
-Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için enfeksiyonlara karşı direnci arttırır.
-Diş çürüklerini önler.
-İştah açar ve beslenmeye güçlü destek olur.
-İshale ve kabızlığa iyi gelir.
-Kansızlığı önler.Tırnakların sağlıklı kalmasını sağlar.
-Görme yeteneğini güçlendirir.
-Kesiklerin ve yaraların hızla iyileşmesini sağlar.
-Zeka gelişimine önemli katkı ve zihinsel aktiflik sağlar.
-Astım ve allarjiye karşı direnç oluşturur.
-Çocukların büyümesinde doğal koruma ve güvenli beslenme sağlayan nefis bir süt içeceğidir.
-Büyümeye güçlü destek sağlar.
-Boy uzamasına ve sağlıklı gelişime yardımcı olur.
-Ergenlik dönemine pozitif etkinlik katar.
-Hormon dengesini sağlar.

Avokado


Avokado, bir insanın ihtiyacı olan tim besin değerlerine sahip. Bebek ve çocukların beyinsel ve fiziksel gelişimleri açısından son derece faydalı doymamış yağlar, folik asit, lif, potasyum, magnezyum, kalsiyum, fosfor, lutein, A, B, C ve E vitaminleri ve demir içeriyor. Avokadonun yağ bileşimi ise anne sütününkiyle benzerlik gösteriyor. Olgun bir avokado, yumuşak, kremamsı kıvamı ve nefis tadıyla katı gıdaya geçişte bebeğe verilebilecek en iyi ilk gıdalardan biri ve 6. aydan itibaren bebeklere verilebiliyor.


Tatlı Patates

Uzmanlar tarafından bir numaralı en sağlıklı sebze ilan edilen bu sebzeyi herkes tarafından yenmeli.
Tatlı patates mükemmel bir A vitamini (beta-karotenden dolayı) kaynağı ve çok iyi bir C vitamini ve manganez kaynağıdır. Ayrıca B6 vitamini, potasyum, demir, bakır, lif ve manganez içerir.

Tatlı patateslerinizi seçmek ve depolamak için ipuçları

Tatlı patatesleri buzdolabında muhafaza etmeyin…Serin, gölgeli ve havadar bir yerde, plastik torba dışında muhafaza edin. Sıcak bir yerde bırakmayın yoksa filizlenirler.Doğru şekilde muhafaza edildikleri takdirde, tatlı patatesler 7-10 gün dayanırlar.
Pirinç unu yerine yulaf unu

Aklıma takılan sorulardan biride buydu? Pirinç ununun faydası varmıydı? Pirinç unu eskiden beri annelerimizin bebekler için mama yapmakta kullandığı ve faydalı olduğuna inandığı bir besin. Ama aslında pirinç ununun hiçbir faydası yok. Pirinç unu pirincin öğütülerek toz haline getirilmiş şeklidir.

Ayrıca, bir çok beslenme uzmanına göre de pirinç ununun hiçbir besleyiciliği yok ve sadece şişmanlık yapıyor. Sağlıklı zihinsel ve fiziksel gelişim için gerekli vitamin ve mineralleri içermiyor. Obeziteninde yaygın olduğu bir dönemde bebeğin boş kilo alması değil, değerli vitamin ve mineraller alması önemli benim için. Pirinç unu yerine yulaf unu kullanılmalı, yulaf unu faydalı besin değerleri içermektedir. Pirinç unu yerine ayrıca tam tahıllı ürünlerde tercih edilebilir.
Buğday Ruşeymi

Buğday ruşeymi, tanenin filizlendiği bölgedir. Muhteviyatında yüksek miktarda A,E ve B1 vitamini, lesitin, esansiyel yağ asitleri ve proteinler ile minerallerden çinko, manganez ve krom bulunmaktadırİçinde vücut için gerekli besin öğelerinin bir çoğunu yüksek miktarda içeren buğday ruşeymi, değerli bir maddedir. Bu maddenin % 15 oranında ekmeğe ilave edilmesi ile besin değeri yüksek, oldukça lezzetli ve iç yapısı homojen bir ekmek elde edilmiştir.

Yulaf ezmesi, yoğurt, çorbalar, kurabiyeler, pizza hamuru hatta meyve ve sebze püreleri gibi bir çok şeye katabilirsiniz. Buğday ruşeymi 8. aydan itibaren kullanılabiliyor.


Devamını Okuyun...

Ek Gıdaya Geçiş - Başlangıç

Hoşgeldin Hayatımıza Ek Gıda
Ek gıdaya başlamak biraz heyecanlı, biraz meraklı bir dönemdir. Acaba yiyecekelri sevecek mi? Neler faydalı? Nelerden başlamalıyım?
Ben ek gıdaya başlamadan uzun bir araştırma yaptım. Özellikle neyi, neden veriyorum diye araştırma yaptım. Nelerin faydası var, benim için önemli olan aşamalardan biri de buydu. Ama ben size en başından öğrendiklerimi anlatacağım.

Tabiki herşeyden önce ilk 6 ay anne sütü olmalı. Çünkü malum anne sütünün mucizevi faydası tartışılamaz. Ama benim sütüm çok az olduğu için,3.aydan itibaren mama ve anne sütü devam ettiğimiz için biz 5.ayımızda ek gıdaya başladık.

Zaten 6-8 ay arası bebeğin günlük besin ihtiyacının %70'ini anne sütü ve %30'unu katı gıda oluşturmalıdır. (2 öğün katı gıda)
9-12 ay arası bebeklerde bu oran % 50 anne sütü, % 50 katı gıda olmalıdır. (3 öğün katı gıda)
1-2 yaş döneminde ise bebeğin günlük besin ihtiyacının %40'ını anne sütü, %60'ını ise katı gıda oluşturmalıdır.

Öncelikle bebeğe neler vermeliyizden önce neler vermemeliyiz?
Bal
Yumurta akı
İnek sütü
Patlıcan
Çilek, domates, kivi, fıstık ezmesi gibi alerjik besinler
Deniz ürünleri Sakatat ve şarküteri ürünleri (sucuk, salam, sosis vb.)
Konserve ve dondurulmuş gıdalar
Tuzlu salamuralar, baharatlı hazır gıdalar
Kuruyemiş, patlamış mısır, sakız gibi boğulmaya sebep olabilecek taneli gıdalar
Diyet ürünleri (Herhangi bir hastalığı yok ise)

Gelelim ek gıdada kurallara

-Ek gıdaya başladığınızda ilk önce tattırılmalı ve bebeğin alerjisi olup olmadığına bakılmalı.
-Bebeğinize hiçbir yararı olmayan nişasta, pirinc unu vermeyin.Onun yerine tahıllı ürünler yulaf kepeği, bugday ruseymi ve bugday kepeği verilmeli. tatlandırmak içinde pekmez kullanılabilir.
-Bebeğinizin yemeklerine tuz koymayın.Yag olarakda zeytinyagı tercih edilebilir.

Nelerden başlamalıyız?
YOGURT
Yogurt ideal bir ilk besindir, bebeklerde genellikle severler. Ev yapımı yogurtlar zengin bir kalsıyum kaynagıdır.

SEBZE PÜRESİ/ÇORBASI
Muhallebi ile başlamaktansa sebze püreleri daha besleyicidir. Bebeğinizin sebze püresi yada corbalarını mevsim sebzeleriden secmelisiniz. Alerji riski düşük sebzelerden başlanmalıdır. Örneğin; Havuc, kabak, bal kabagı, patates, tatlı patates.Ayrıca alerji riskine karşı ilk zamanalrda bir yada iki sebzeden yapmakta fayda var. Ayrıca sebzeler vitamin ve mineral acısından cok faydalı o yüzden pişirme şekline dikkat etmek gerekir. Ben sebze çorbalarını pek çorba niyetine değil de püre niyetine yapıyorum.Tencereye azcık su koyup, celik süzgecte buharda haşlıyorum daha sonrada onu celik süzgecte ezerek veriyorum.Eğer koyu olduysa içine haşlama suyundan biraz ekleyip yumuşatıyorum. Çok fazla çorba kıvamında olunca corbanın yarısı su ouyor ve besın değerini kaybediyor.Ayrıca corbalarınıza piştikten sornada 1 cay kasıgı zeytinyagı ekleyebilirsiniz.

MEYVE PÜRESİ/SUYU
Meyveler, vitamin deposu olup bebeklerin ilk besinleri arasındadır. Besin degerinin kaybetmemes için cam rende tercih edilmelidir. Ayrıca suyundan mı püresinden mi başlamak bence bebeğinize göre değişebilir. Kimi annler rendeledikten sonra suyunu sıkıp suyla başlıyorlar. Ben püre ve suyu ayırmadım, ikisini beraber verdim.Biz bir sıkıntı yaşamadığımız için bu şekilde devam ettik. Bence bu tamamen bebeğinizin tercihi.

-Ayrıca bebekler için kefir çok faydalı bir besin kaynağıdır. Evde kendinizde yapabilirsiniz çok kolay sadece kefir mayasına ihtiyacınz var.
-Pekmez de vitamin yönünden çok zengindir. Yiyeceklerini tatlandırmak için kullanabilirsiniz.
-Tatlı patates, normal patatese göre A vitamnini daha zengin ve daha yumusak, tadı da bebekler tarafından daha cok sevilir.
-Beyaz peynir yerine tuzsuz lor tercih etmenizde fayda var.
-Et/kemik suyu 6.ayını doldurduktan sonra corbalarına ekleyebilirsiniz.
-Kıyma 7.aydan sonra az miktarda eklenebilir.
-Tarhana ve mercimek çorbalarının yoğun içeriklerinden dolayı 7. veya 8.aylardan sonra verilmesi gerekiyor.

Şimdilik bilgiler bunlar,
Kerem Ege'nin ek gıdaya geçiş maceralarını ekleyeceğim. Bizi instagramdan da takip edebilirsiniz.

Devamını Okuyun...

Bebek Alışveriş Listesi Tavsiyelerim

Hepimiz aynı yollardan geçtik, kadınların ortak özelliklerinden biri de tabiki alışveriş. Birde işin içine bebek girince bazen bu bir çılgınlığa dönüşebiliyor. Hamileliğim ilk zamanlarından beri neyi alsam, nasıl alsam, hangisi iyidir diye araştırıp durdum.Gereksiz bir şey almamak için kendime listeler yaptım.
Şimdi de size neler alınmalı, nelerden memnun kaldım.Nacizane kendi fikirlerimi yazacağım.
Umarım sizinde işinize yarar.


Bebek Alışveriş Listesi

- Banyo Küveti ve Filesi
Bebeğimin yaz aylarında doğması nedeniyle ben hergün yıkıyordum. Suyuda çok sevdiği için hiç problem yaşamadık. Küvet ve file bize fazlaca kolaylık sağladı. Tek başınıza bile rahatlıkla kullanım sağlıyor.

-Banyo Su kovası ve Maşrapa

-Banyo Termometresi
Bebeklerin banyo sularının sıcaklığı 36-38 derece arasında olmalıdır. Bunu ölçümlemek için küvetin içine ve kovanın içine atabileceğiniz bir banyo termometresi almanızda fayda var. Bunu 3 ay falan kullandım ama daha sonra kendim artık ayarlayabilir hale geldim.

- Şampuan -
Ben sebamed kullandım doğduğundan beri. Uzun süren araştırmalarım sonucunda sebamed- mustela' nın çok iyi ürünler olduğunu öğrendim. Ayrıca sebamed konak önleyici özelliğide var. Bebeğimin kafası hiç konak olmadı. Doktorların da tavsiye ettiği bir marka.

-Bebek Deterjanı -
Dalin sıvı deterjan kullanıyorum ve memnunum.

- Biberon-
Bu konu üzerinde fazlaca araştırma yapmıştım. Anne göğsüne yakın olması ve gaz önleyici valfinin bulunması sebebiyle tercihim Avent Natural den yana olmuştu. 5 aydır cam olanını kullanıyorum, camının kalın ve kaliteli olması sebebiyle defalarca düşmesine rağmen hala sağlam olarak kullanıyoruz. Ama Dr.Brows ürünlerinin de kaliteli olduğunu duydum.

- Emzik - Avent

- Biberon Fırçası, Temizleyici ve Nuk Temizleme Jeli -
Bunlar benim için hayat kurtarıcı ürünlerden bir tanesi oldu. Süngerin giremeyeceği yerlere bile girerek tertemiz yapıyor. Ayrıca temizleme jeli Zararlı kimyasal içermeyen doğal formülü emzik ve biberonlarınızı etkili ve hassas bir biçimde temizler.Dermatolojik olarak test edilmiştir.
İnsan cildi ile aynı pH değerine sahiptir.GDO, paraben, parfüm ve boya içermez. Ayrıca ben 3 ay boyunca sürekli süt sağdığım içinde onu sürekli temizlemem gerekti. Minnacık girilmeyen yerlere bile fırça sayesinde rahatlıkla temizledim.

-Süt Saklama Poşeti -
Tabiki bunu daha önceden almamıştım. Ama bebeğim küvezde kalınca ayrıca eve geldiğinden itibaren 3 ay boyuncada beni emmediği için sürekli sağıp saklamak zorunda kalmıştım. e-bebekten milkwayınkini almıştım.

- Süt sağma Makinesi-
Hamileliğimde alıp almamakta çok kararsız kaldığım ama çok araştırmalar yaptığım bir konuda süt sağma makinesiydi. En çok tavsiye edilen ve memnun kalınan markanın Lansinoh çift sağmalı ve avent olduğunun biliyorum. Ama bana arkadaşım hediye ettiği için ben ayrıca almadım. Tabiki bu ürün benim başucu ürünümdü. Eğer almış olsaydım bu Lansinoh olacaktı.

- Bebek Çantası
Ben bebek çantası yerine sırt çantası almayı daha kullanışlı buldum.

-Bebek Bezi
Ben prima premıum care kullanıyorum.
Bazı anneler bebekleri doğmadan stok yapmak istiyorlar bende bazen düşünmedi değilim. Ama siz en iyi bezide alsanız bebeğinizin minik totosu bunu sevmeyebilir. O yüzden bebeğinizin cildine uygun olan bebek bezini almanız daha doğru olur.

-Islak Mendil

Doğala en yakın olduğunun düşündüğüm, kokusu dahi olmayan, saf su ve pamuktan oluşan uni baby kullanıyorum. Çok memnunum.

-Alt Açma Örtüsü


-Pişik Kremi
Bende birkaç tane markanın pişik kremi vardı. Doğruyu söylemek gerekirse ben hiç pişik kremi kullanmadım. Bebeğim nerdeyse hiç pişik olmadı. Bazen ihtiyaç duyduğum durumlarda ise saf zeytinyağı kullandım.

-Gögüs Ucu Kremi ve pedi-
Lansinoh

- Otribebe Burun Aspiratörü:
Bebeğinizin burnu tıkalıysa, rahat nefes alabilmesini sağlamak amacıyla açmanıza yardımcı olacak aspiratörler arasında en memnun kaldığım marka.

-Bebek Telsizi -

Şuanda park yatağında yanımızda yattığı için almadım. Ama ileriki aylarda odasında yatıracağım zaman bol araştırma yapıp alacağım, sizede tavsiyede bulunacağım.

- Puset, oto koltuğu
Kuzenimin hediyesi olarak pierde cardin kullanıyorum. Bununla ilgili bir araştırma yapmadım. Ama benim sürekli kullandığım ve çok memnun kaldığım bir ürün oldu. Her gittiğim yere rahatlıkla götürüyorum.

-Oyun Halısı
Marka ve ürün çeşitliliği tercihi size kalmış. Benimkinin bir markası yok ama oğlumun ilk zamanlar ilgiini çok çekip hoşuna gidiyordu. Şuandada eskisi kadar ilgi duymasada üzerindeki oyuncaklarla oynaması hem onu mutlu ediyor, hemde el koordinasyonunun gelişmesine fayda sağlıyor.
- Ateş Ölçer- Ben şuanlık koltuk altından ateş ölçer aldım ama ileriki zamanlarda koltuk altından ölçmeye izin vermezse sanırım kulaktan ölçer alacağım.

- Tırnak Makası, Kulak Çubuğu, Tarak, Agız Silme Bezi, Banyo Havlusu bunlarda ufak tefek ama gerekli olan ürünler.

-Ayrıca tam yazımı yayınlarken aklıma gelen birşeyide sizlerle paylaşmak istedim. Yorgan kullanımı yerinede uyku tulumunu tavsiye ediyorum.
Şimdilik Aklıma gelen seyler bunlar devamı olursada eklerim..

Bebeğinize sağlıkla, zamanında kucağına almanız,
Evladınıza da sağlıklı,hayırlı, uzun, musmutlu ömürler diliyorum..

Devamını Okuyun...

Kerem Ege 5 Aylık

Kerem Ege artık 5 aylık.
Kaç zamandır bu yazıyı yazmaya fırsat bulamıyorum. Kerem Ege büyüdükçe artık bana hiç vakit kalmıyor. Çünkü bu aralar çok fazla bana olan ilgisi arttı, ve sürekli oyun istiyor. 28 Eylülde dr.kontrolümüz vardı.
Kilosu 5,820 kg, boyu ise 60 cm olmuş. Doktorumuzda gelişiminden çok memnun, çok güzel ilerliyoruz şükürler olsun.
Bu sefer gittiğimizde soracak çok sorum vardı.

Oğlumun uzun zamandır zaten dişleri kaşınıyordu, ne bulsa ağzına almaya çalışıyor. Elleri sürekli ağzında. Ağzı salyalanmaya ve sulanmaya başladı. Bu aralar dişlerinin ağrısı yüzünden huysuzluk yapıyor. Ağlamayan çocuk durup dururken çığlık çığlığa ağlıyor. Sanırım bu yüzdendir geceleri de uyku düzeni biraz bozuldu.
Doktorda dişlerinin kaşındığını, hatta ağzına baktığında bazı dişlerinin şiştiğini söyledi.

- Doktora diş için rahatlatıcı jel istedim ama bunun sadece 10 dk rahatlattığını ve sürekli yediği için tavsiye etmediğini söyledi.
- Dişlerinin erken kaşınmaya başlayabileceğini ama ne zaman çıkacağının belli olmadığını, belki bikaç hafta, belki 3 ay sürebilirmiş.
- Artık oturmaya başlayabileceğimizi söyledi.
- Oğlumun mama ağırlıklı beslendiği için ek gıdaya başlayabileceğimizi söyledi. Ve bize listeler verdi.

Biz neler yapıyoruz??

- Artık yavaş yavaş oturmaya başladı. Ama kendi başına değil, yastıkların yardımıyla.
- Uyku düzeni değişti. Normalde geceleri bir kez, sabaha doğruda bir kez uyanıyordu. Şimdi nerdeyse 2 saatte bir uyanıyor.
- Her zamanki gibi gülmeyi, konuşmayı çok seviyor. Yatmaktan hiç hoşlanmıyor ve hep ayakta oyun istiyor.
- Gezmeyi ve dışarı çıkmayı çok seviyor, evde huysuzsa dışarda çok akıllık, uslu oluyor.
- Ses çıkaran oyuncakları çok seviyor. Kendi başına oyuncağıyla oynayabiliyor.
- Sesleri taklit ediyor, onun çıkardığı sesleri biz taklit edince çok hoşuna gidiyor.
- Biberonunu görünce heyecanlanıyor ve hemen elini uzatıp kendi tutuyor.

Bizden şimdilik bu kadar, herkese sevgiler..

Devamını Okuyun...

Nice Bayramlara



Artık bayramlarda çok duyduğumuz bir sözle başlamak istiyorum.Nerde o eski bayramlar? Bunu söylemek için belkide daha çok gencim ama yinede çocukluğumun bayramları gerçekten farklıydı, daha güzeldi. Evli olmak da bayram için başka bir güzelde olsa. Babamla annemin erkenden kalktığı bize kahvaltılar hazırladığı, bize kıyamadığı için uykumuzdan uyandırmadığı ama mis gibi güzel kokularla uyandığımız bayram sabahları hep özeldir. Daha üstümüzü bile giymeden pijamalarımızla sıraya girerdik annemin ve babamın elini öpmek için. İnsan zamanla anlıyor bazı anların kıymetini. Şuanda da çok şükür yakınımdalar, yine erkenden gidip ellerini öpebiliyoruz. Ama nedense çocukken uyandığımız bayram sabahlarının tadını vermiyor.Evde elini öpeceğin bir annenin, babanın olması kadar güzel bir duygu olabilir mi?
Aslında ne kadar şükredecek şeylerimiz var, ama en değerlilerinden biride bu değilmi?

Biz akraba olarak öyle çok kalabalık değiliz. Annem dört kız kardeştir, hepsi de istanbulda. Dedem ve ananem ise kendi ayrı yaşıyor. Babamlarında bütün akrabaları izmirde.Bizim kurban bayramlarımız izmir de, ramazan bayramlarımızda istanbul da geçerdi. Ramazan bayramlarında herkes dedemde toplanırdı. Evde bir sürü çocuk, koştura koştura oyun oynardık. Annemler bize kızar, bi yandan da koskacaman sofralar kurulurdu. Herkes dedemin, anneannemin elini öpmek için sıraya girerdi. İnsan küçükken oynadığı oyunlara bile hasret kalıyor. Zamanın kıymeti hiç bilinmiyor malesef yıllar geçmeden. Her odadan bir sürü sesler çıkardı, kahkahalar, kızışmalar, gülüşmeler. Evde pişen baklavaların kokusu, dolmaların kokusu bile ayrı güzeldi. Artık bunlar yokmu diyeceksiniz malesef yok. Sanırım bizde zamana yenildik. Yada aileden biri eksilince eski bayramlarda değişiyor.

2 yıl önce teyzemi kaybettim. Nurlar içinde yatsın. Onu çok özlüyorum. En büyük teyzemdi, hepimiz çok severdik. Çok ani oldu, hiç beklenmedik bir zamanda kaybettik. Tabiki bu üzüntüden en ağır etkilenen dedem ve anneannem oldu. Onlar istanbul avrupa yakasında, biz ve diğer teyzem anadolu yakasında oturuyorduk. Teyzem vefat ettikten sonra dedemler yılların yükünü taşıyan, kahkalarımızla dolup taşan, anılarımızla dolu o evi satmak istediler. Hem bize yakın olmak için onlara her an ulaşmamız için, belki de anılar onlara çok ağır gelmişti. Artık bize yakın oturuyorlar. Ama ne bayram eski bayram gibi, ne de eski kahkahalar? Nedendir bilinmez, ben bile düşününce bir cevap bulamıyorum kendimce. Dedemler artık yılın yarısını köyde geçirmeye başladılar, bayramlarda burda yoklar. Belkide ondan, yada hayatımızdan ansızın giden sevdiklerimiz giderken yanlarında geriye kalanlardan da bir parça götürüyorlardır kim bilir?

Şimdi 2,5 yıllık evliyim ve 5 aydır minik adamın annesiyim.
Bayram sabahına aşık olduğum iki güzel adamla uyanıyorum artık. Çocukken bayramlarda ilk önce babamın elini öperdim, şimdi ise eşimin elini öperek karşılıyoruz bayramları.

Bayramlarda eşimin ailesinin, akrabalarının çok olması ve yakınımızda olması sebebiyle ellerini öpeceğimiz insanlar olması çok güzel. En büyük şükür kaynağımız ailemiz, her sabah uyandığımızda eli öpülecek babamız, annemiz olması kadar kıymetli birşey olamaz. Şuan annem,babam ve kardeşlerim izmirdeler bir telefon kadar uzağımdalar, senenin birçok günüde hep birlikteyiz. Ama yinede bir bayram gününde yanımda olmamaları bile içimi burkuyor malesef.

Rabbim nice bayramları ailemizle geçirmeyi nasip etsin.

Şuan bir evladım var, inşallah rabbim oğluma kardeşler nasip eder. Yıllar geçse de onlarla da böyle koskacaman sofralarda kahkalarda buluşuruz.

Herkese iyi bayramlar..
Devamını Okuyun...

Uyku Düzeni

Bebeklerde uyku annelerin en büyük sorunları arasındadır her zaman. Ne kadar kurallarda koymaya çalışsak genelde hep bebek bizi yönlendirir. Bazen de gücümüz kalmayıp yeter ki uyusun deyip o an ne gerekiyorsa yapar kural falan dinlemeyiz. Ama belli bir zaman sonra o anlık yaptığımız şeyler alışkanlık haline gelmiştir bile. Artık onlardan vazgeçmek daha zordur.

Kerem Ege uyku konusunda çok sıkıntısı olan bir bebek olmadı. Ama büyüdükçe huy değiştikçe ve biz düzen oturtmadıkça malesef olan düzenimizde gitmeye başladı. Doğduğu zamandan beri gece birkaç kez uyanıyordu. Uyandığı zamanlardada karnını doyurduktan sonra hemen kendiliğinden uykuya dalıyordu. Bende buna güvenerek pek bir kural koyup, düzen oluşturmadım. Birazda büyümesini bekledim açıkcası. Ama önceleri olan gündüz uykuları artık yok. Gündüzleri uyumak istiyor, uykuya yatırıyorum ama malesef yarım saat- 45 dk geçmiyor. Genellikle de 15-20 dk uyuyor. Ve uykusunu tam alamadığı için gündüz 3 kez uyumak istiyor ama tamda uykusunu alamadığı için huysuzlanıyor. Artık bir düzen oturtmanın vakti geldi sanırım.

Şuan 5 aylık ve daha küçükken kendi uykuya dalıyordu şimdi ise bikaç yöntem eşliğinde uyuyabiliyor. Uykusu geldiği zaman kendi bize bunu ifade edebiliyor. Eğer karnı tok ve uykusu gelmişse huysuzlanmaya ve gereksiz yere mızmızlanmalara başlıyor. Ağzına emziği verip kucağıma aldığım anda gözleri kapanıyor. Ama bunun yanında kucağımda hafif sallama ve poposuna pışpışlanmasını istiyor. Bunu yaparsak çok geçmeden uykuya dalıyor. Yada park yatağına koyup sallıyorum. Bu doğru bir yöntem mi bilemiyorum. Şuan için idare ediyoruz ama ilerleyen zamanlarda bizi zorlayacağını düşündüğüm için artık uyku düzeni oturmak istiyorum ve bunu sizinle de paylaşmak istedim. Birçok sayfada uyku ile ilgili birçok makale var. Ben birçoğunu araştırıp, derledim toparladım. Hadi buyrun..

- Uyku eğitimi yada düzeninde en önemli olan kural uyku rutini oluşturmak.

Hangi uyku eğitimini uygularsanız uygulayın en başında uyku rutini oluşturmanız gerekecek.
Öncelikle hangi saatte uyutacağınızı belirlemeniz gerekecek. Bunu çok geç saatleri secmemek kaydıyla. bebeğinizin hal ve hareketlerine göre ayarlayabilirsiniz. Uyku saati geldikçe daha az ilgi göstermeli, aktivitelerden kaçınmalısınız. Ilık bir banyo ise sizin işinizi daha da kolaylaştıracaktır.. Masaj yapmakta bebeği oldukça rahatlatır. Ardından hala besliyorsanız iyice karnını doyurun. Daha sonra bebeğinize her aksam aynı cümleleri kurun '' Artık uyku vakti bebeğim, iyi geceler ''. Ayrıca her akşam sizin sececeğiniz bir rutinde oluşturabilirsiniz. Örneğin her akşam yatmadan önce güzel bir masal yada ninni olabilir. Her gün banyo ve masaj olabilir. Bu sizin tercih edeceğiniz bir şekilde olabilir. Ama her gece aynı zamanda yapmanız cok önemli.

- Sallayarak uyutmayı yavas yavas azaltın.

Sallayarak uyumaya alışmış olan bebeğinizin hemen bir günde bu alışkanlığından vazgeçmesini bekleyemezsiniz. Bu konuda atacağınız adımların sert olmasının çocuğunuzu sarsmaktan ve korkutmaktan başka bir işe yarayacağını düşünmüyorum. Çocuğunuz alıştığı düzenin neden bozulduğunu anlamayacağı için bu değişikliği yumuşak bir şekilde yapmalısınız. Bu nedenle sallamayı gün geçtikçe hafif bir deviminle yapmaya başlayın. Iyice hafifledikten sonra yerine başka şey koyun. (Elinizi üzerine koymak, yatağına hafif hafif vurmak vb.) ancak yerine koyduğunuz davranışın da uykuyla ilişkilendirilmesini en aza indirmegemek ve çocuğun bağımlı hale gelmesini engellemek için koyduğunuz şeyi de günbe gün azaltın.

- Uyku Arkadaşı

Bir çocuğun kendi kendine uykuya dalmasını kolaylaştıran nesne o çocuğun uyku arkadaşıdır. Çocuklar bu nesneleri, suratlarına sürerek, koklayarak ya da bu nesnelere sarılıp küçük uçlarıyla oynayarak kendi kendilerini sakinleştirirler.
Çocuğunuzu bir uyku arkadaşı ile tanıştırma ayı 4’üncü aydır. Tam bağlanma ise 6 ay ve sonrası beklenir. Uyku arkadaşı da herhangi bir şey olabilir. Bir çocuğun kendi kendine uykuya dalmasını kolaylaştıran nesne o çocuğun uyku arkadaşıdır. Çocuklar bu nesneleri, suratlarına sürerek, koklayarak ya da bu nesnelere sarılıp küçük uçlarıyla oynayarak kendi kendilerini sakinleştirirler.
Çocuğunuzu bir uyku arkadaşı ile tanıştırma ayı 4’üncü aydır. Tam bağlanma ise 6 ay ve sonrası beklenir. Uyku arkadaşı da herhangi bir şey olabilir. kendisini daha güvende hissedecektir




Ve sıra geldi uyku eğitimine:

Richard Ferber – Kontrollü Ağlatma


Ferber yöntemi şu mantığa dayanır: ‘’Eğer bir çocuğa gerekli fırsatı verirseniz, her çocuk kendi kendine uykuya dalma becerisini geliştirebilir’’. Eğer bebeği sallayarak ya da emzirerek uyutursanız, bu beceriyi geliştiremeyeceği için gece her hafifçe uyandığında yine sallanmak ya da emzirilmek ister. Bu yöntem için sizinde sabırlı ve güçlü olmanız gerekir. Ayrıca yanınızda olan kişi ( eşiniz- anneniz vs.) onlarıda bu konuda bilgi aktarımı sağlayıp, size destek olmalarını isteyin.

* Bebeğinizin zamanı geldiğinde uyku öpücüğünü verip '' iyi geceler '' dileyerek yatağına koyun.

* Bebeğiniz daha başında olduğu için ağlamaya başlayacaktır. Hemen odaya girmeyin. Kendinize bir dakika belirleyin.

*
Belirli bir süre sona odaya girin, ışığı açmayın, bebeği kucağınıza almayın. En fazla odada bir dakika kadar kalıp çocuğunuzu kısık ve sevgi dolu bir sele ve dokunuşlarla sakinleştirmeye çalışın. Ağlamaya devam ediyor olsa da odadan çıkın. pışş pışşlayarak uyutmaya çalışmayın.

* Bu sefer bekleme süresini biraz daha arttırın. Ve yukarıdaki yöntemleri tekarar deneyin.

* Dışarıda kaldığınız süreyi biraz daha uzatın.Bebeğiniz uyuyana kadar bu aşamaları tekrar edin.

* Ferber’e göre; hemen hemen bütün çocuklar 3 ya da 4 gecede deliksiz uyumaya başlıyor. Ferber bu sürenin maksimum bir hafta alacağını söylüyor. Eğer çocuğunuz çok inatçıysa ve geceler boyu denemenize rağmen sonuç alamıyorsanız. Bir kaç hafta bekleyip tekrar denemeniz öneriliyor.



Tracy Hogg – Yatır Kaldır

Küçük bebeklerde bebeği yataga koyunca bir yandan şşş diyerek bir yandan sırtına yada poppsuna pışpış yapın. Bu yöntemle bir süre sonra kolayca sakinleşip uykuya dalacaktır. Ancak daha büyük bebek şşş-pat ile uykuya dalamıyor ve ağlıyorsa devreye yatır-kaldır giriyor.

* Bebeğinizi uyku rutininden sonra yatağına koydunuz. Ağlamaya başladığında kucağınıza alın ve sustuğu anda hemen geri koyun. Kucağınızda sallamayın, konuşmayın. Susar susmaz yatağa yatırın. Bebek ağlamaya başladığında yine alın susunca yatırın.

* Bebek sakinleşip yatağa yatırdığınızda uyuyana kadar yatır-kaldır’a devam edin.

Bazen 5 kere bazen 15 belki de daha fazla yapmanız gerekebilir. Ancak her akşam sayısı azalacaktır. Kaç kere yapılacağı ve kaç gün süreceği bebeğe bağlı elbette. Bu yöntemde de bebek ağlıyor ama yanında kalıyorsunuz. Bebeğe verdiğiniz mesaj şu: ¨Ben senin yanındayım ama sen kendi yatağında uyumalısın.¨ Tracy Hogg’a göre bebeği yalnız bırakmadan kendi kendine uyuması için fırsat veriyorsunuz.
Eger bebeğiniz 40-45 dk hala uyumuyor ise yönteme devam etmeyip bebeği kucağınıza alıp sessiz bir ortamda 10-15 dk bekleyip tekrar başlayabilirsiniz.

Şimdilik bilinenler bunlar ama biz hangi yöntemle başlarız yada ortaya karışık mı yaparız bilinmez. Deneyip göreceğiz.
Devamını Okuyun...

KEREM EGE 2-3-4 AYLIK

Canım oğlum ne kadarda çabuk büyüyor. Geriye baktığımda birçok seyi unutmaya yakın olduğumu hissediyorum. Neyseki yazılar, resimler var.
Oğlum 2.aylık kontrolünde kilosu 3530 gr, boyu 50 cmdi.

Canımın içi 3 aylık. Kilosu 4370 gr, boyu 53,5 canım.

3 aylıkken tatile gittik, ilk defa denize girdik. Dr. izin verdi fakat ben yinede bacaklarını sokmakla yetindim. Daha sonraları da uyuduğundan pek denize giremedi.

Kerem Ege 4 aylık.


- Oğlum sesli gülebiliyor, konuşmayı cok seviyor.
- Seslerimizi tanıyor. Oyun halısında oynamaya başladı ve cok seviyor.
- Oyucaklarını alabiliyor,onlarla oynuyor.Neşeli ya da öfkeli seslere farklı tepkiler verir.
- Kıkırdar ve kahkaha atar. Fazlaca elini ağzına götürüyor, ağzı sulanıyor. Dr. dediğine göre diş kaşınması ama ne zaman çıkacağı belli olmazmış.2 ayda sürebilir,5 ayda dedi.
- Bulduğu herşeyi emmeye çalışıyor, ağzına götürüyor.
- Oyuncaklara karşı ilgisi çok güzel.

O zaman gelsin mi bi 4 aylık resimler :)


O zaman 5.aylık gelişimimizde görüşmek üzere:)
Sevgiyle kalın..
Devamını Okuyun...

KEREM EGE 1 AYLIKKEN :)


Blogumuza geç başlamamız nedeniyle aylarımızın gelişiminide yazarak takip edemedik.
Yakın zamanda 5 aylık olacak o zamana ayrı bir yazımız olacak. Minik adam 1670 gr,42 cm doğmuştu. 10 gün küvezde kalmış.10.günde evimize kavuşmuştuk. Prematüre doğması nedeniyle normal bebek kontrollerinden ayrıca testlerimizde mevcuttu.


Dipnot: Bunlardan biri ROP Muayenesi.
Prematüre Retinopatisi erken doğan bebeklerin gözlerinde görülen en önemli sağlık sorunlarından biri olarak tanımlanmaktadır. Bebeklerin gözlerindeki damarlar, bebek doğuncaya kadar gelişir. Erken doğan bebeklerde bu gelişme tamamlanmadığı için doğduktan sonra da devam eder. Prematüre bebekleri yaşatmak için yüksek konsantrasyonlarda verilen oksijen, gözdeki damarların anormal gelişmesine sebep olabilir. Bunun sonucunda ise damarlanması tamamlanmamış bebeklerin retinalarında kısaca ROP olarak anılan, Prematüre Retinopatisi hastalığı meydana gelir. Doğumdan sonra 4-6 hafta arasında mutlaka göz muayenesinin yapılması gerekmektedir.

Bu muayene her hastanede yapılmamakta olup, bildiğim kadarıyla istanbuldaki devlet hastanelerinde yapılmıyor, üniversite hastanelerinde yapılıyor. Biz Marmara üniversitesi hastanesinde yaptırdık. Tam 1 aylık iken muayenesi yapıldı. 2 kere gittik ve sükürler olsun temiz çıktı, yani göz damarları gelişmişti.

Hastaneden eve geldiğimizde kilosu 1625 gr idi.
1 Aylık kontrolumuzde kilosu 2330 gr, boy 46 cm.
Devamını Okuyun...

Kerem Ege'nin Odası


Hamileliğimin başından beri bebek odaları ile ilgili girmediğim internet sitesi kalmamıştır sanırım. Benim için öncelik sade ve şık olmasıydı. Hayvanlı ve fazla figürlü seyleri sevmiyorum. O yüzden biraz zorlandım desem daha doğru olur. Çünkü nereye gitsem halı, perde vs bakmak için çocuk odası dediğimde hemen bana karmakarışık, hayvan figürleri olan ürünleri gösteriyorlardı.

Halıyı bile oğlum doğduktan sonra aldık. Aslında halı benim değil eşimin zevkiydi ben yine her zamanki gibi sade istiyordum. Mavi renk geçişleri olan bir halı alacaktım ama onun çok beğendiğini görünce kendisini kırmak istemedim ama daha sonra bende sevdim. Hadi başlayalım odayı gezmeye.



Mobilyalarımızı özel yaptırdık. Halı ise eko halı çocuk odası serisidir.
Nevresim modellerimiz deniz, çapalı olan cottonbox diğeri ise karaca home.

Oğluşum hala yatak odasında park yatağında yatıyor. İnşallah 7-8 aylarında odasında yatırmaya başlayacağım. Şuan için sadece gündüzleri yatırıyorum.
Devamını Okuyun...

Yenidoğan Sünneti

Bebeğimin erkek olduğunu öğrenince hemen sünnet olup olmaması gerektiğini araştırmaya başladım. Birçok dr.tavsiyesi, yazısı üzerine oğlum doğar doğmaz 1 hafta içerisinde sünnet yaptırmaya karar verdik. Oğlumun erken doğması ve 1670 kg olması nedeniyle sünnet işini erteledik. Kilo alıp toparlamasını bekledik. Daha sonra 3,5 aylık olunca kilosu 4,500 - 5000 kg arası olmuştu. Artık sünnet randevusu aldık. 17.09.2015 tarihinde oğlum sünnet oldu.


Neden yenidoğan sünneti:

- Bebek bir cerrahi işlem için minik görünse de, bedenin kendini onarımı bu yaş gurubunda daha hızlı olduğundan iyileşme süreci çok kısa sürmektedir.
- Sünnet derisindeki damarlar çok küçük olduğundan belirgin kanama hemen hemen hiç görülmemektedir.
- Sünnetsiz çocukların idrar yolu enfeksiyonuna sünnetli olan çocuklara oranla 8 ila 20 kat daha fazla yakalandığı gösterilmiştir.
- Yenidoğan sünnetinin diğer bir önemi çocukta psikolojik travma oluşturmamasıdır.
- Bebeğin bezi dışında ayrı bir pansumana ihtiyaç duyulmamaktadır. Mikrop kapma veya tahriş olma riskinin daha az olması ve ilk günlerde çarpma gibi dış etkilerden güzelce korunması nedeniyle, adeta kimse çocuğun sünnet olduğunu bile anlamaz.
- Sünnet sonrası bakımı oldukça kolaydır. Sünnet işleminden iki üç saat sonra evinize gidebilirsiniz. Sünnet sonrasında antibiyotikli bir krem günde üç-beş kez penis etrafına sürülür. Yara 1 haftaya kalmaz iyileşir.


Peki biz sünnetten sonra neler yaptık?

Sünnet işlemi 7 dk civarı sürdü. Daha sonra bebeğimiz normal bir şekilde bezlendi. Dr.reçeteyi yazana kadar hastanede durduk.Daha sonra eve geldik. Eve geldiğimizde hastanede verilen ağrı kesici fitilin etkisimiydi bilinmez çok güzel bir şekilde uyudu. Sadece karnı acıktığında uyandı, karnı doğduktan sonra geri yattı.
İlk günü tahmin ettiğimden de rahat atlattık.
Bölge özel sargı bezi ile sarılmıştı ve sargı kendinden düşene kadar bir işlem yapılmayacaktı. Zaten ertesi güne sargı düştü. Daha sonra sabah akşam olmak üzere bezini açtığımızda batticon daha sonra da dr.yazdığı kremi ellerimizi değirmeden sürdük.
Başka bir işlem yapmadım. Oğlum çok hareketli olmasına rağmen hiçbir sıkıntı yaşamadım. Bir haftada iyileşti.

Erken dönemde bunu oğlumda bizde rahat bir şekilde atlaşmış olduk.



Devamını Okuyun...

Çocukta yaparım, çocuğumla tatilde :)

Oğlum 3 aylıkken ilk uzun yolculuğumuza çıktık. İstanbuldan ilk olarak Sinop' a doğru yolculuğa çıktık. Şükürler olsun oğlum yolda hiç üzmedi beni.
Hamileyken hep derdim, inşallah çocuğumda benim gibi gezmeyi sever diye. Suanlık gezmeyi cok seviyoruz, inşallah hep böyle devam eder. Sinoptan Kareler
Eşimin memleketinden sonra şimdi de sıra da deniz tatilimiz vardı. Sinoptan Keşan-Erikliye geçtik. İlk defa gittik, eriklide pek otel, apart yok yani birkaç tane mevcut. Genelde herkes kiralık evlerde kalıyor. Zaten biz kalabalık gittiğimiz için ev daha uygun oldu. Evleri cok güzel, genellikle iki katlı ve bahçeli. Sanırım biz pek zamanında gitmedik ağustos ayında gittiğimiz için hava 39 dereceyi gösteriyordu. Gündüz sadece denize girdik, gezmeye gitmek istesek de sıcaktan hiç çıkamadık. Akşamları upuzun bir çarşı kuruluyor, akşamları gezmesi güzel. Denizi öğlen saatlerinde temiz ve güzel oluyor, eğer öğleden sonra akşama doğru girerseniz deniz fazla bulanık ve kirli oluyor. Yinede güzeldi, ama bana sorarsanız çekirdek aile olarak tatile gidilecekse hersey dahil rahat edilecek bir otel en makbulü. Bakalım artık inşallah seneye :) Kerem ege ilk defa denizle tanıştı. Doktorumuzdan izin aldık. Ama ben yinede sadece ayaklarını soktum denize. Deniz soğuk olmasına rağmen çok sevdi.
Devamını Okuyun...

Kerem Ege'nin Mevlüdü

Herkes bu mevlüde 40 mevlüdü desede biz maalesef kırkında okutamadık. Oğlum birazcık minik doğduğu için zaten kalabalığa girmesi 1,5 - 2 ay yasaktı. Her ne kadar eve gelen giden olsada, bir anda o kadar kalabalığın içinde uygun olmaz diye erteledik. Daha sonra ramazan ve bayramında girmesiyle oğluşum zaten 3 aylık oldu. Bizim mevlüdümüz de 3,5 aylıkken okundu.

Rabbime şükürler olsun ki, Kırk Mevlüdümüzü de sizlerle paylaşmak nasip oldu. İnşallah daha uzun yıllar güzel anılar sizinle paylaşırım. Mevlüde akrabalarda, arkadaşlarda vardı, ama biçok kişide tatilde ve memlekette olduğu için yeterli kalabalık vardı. Masayı bile çekmişim ama o gün koşturmadan oğlumun ve benim fotoğrafımı çekmeyi unutmuşum :(

Gelelim hazırlıklara;
Minik kolonya şişelerimiz,
İçinde lokumların olduğu mevlüt kutularımız,
Mavi tülle süslediğimiz yuvarlak kutu içerisinde gül kokulu tesbihler..
Eminönünden cupcake standı, mavi renkte masa örtüsü, mavi renkte peçeteler aldım.

İkramlarda;
tavuk-pilav yerine ben son zamanlarda pide yaptırmayı tercih ediyorum. Misafirler içinde yenmesi rahat oluyor. Klasik olan ayran, yanına börek yaptık ve tatlı dağıttık.
Süslü masamızada canım arkadaşım fatmanın yaptığı çikolata toplarımız vardı. En son misafirlerimize onlarıda dağıttık.

Herşey gönlümüzce oldu çok şükür.
Rabbim herkese huzurla evlatlarına kavuşmayı ve mevlütlerinide okutmayı nasip etsin.
Devamını Okuyun...

Hoşgeldin Kerem Ege

Hemşireler beni hazırlarken, doktorda hastaneye geldi. Sabah kahvaltı yaptığım için genel anestezi yapamayacağını, epidural olacağını söyledi. Zaten en başından beri bende sezeryan olursam epidural olmak istiyordum, sonradan iyiki bu kararı vermişim dedim. Benim gibi herşeyi kontrol eden biri uyuyamazdı, etrafında olan biteni kaçıramazdı. Ve bebeğimi ilk ben görmeliydim, o anı kaçırmak istemedim. Hazırlandım, artık gidiyordum. Herkesin gözünden hem korku, hem oğlumuza kavuşacağımız için mutluluk vardı. Ben artık ne hissettiğimin bile farkında değildim. Ağlıyordum, Korkuyordum o daha çok minikti, bu hayatla mücadele edebilecekmiydi? Bi yandan da oğluma kavuşmama az kalmış. Buruk bir mutluluk ve korkuyla sedyeyle artık gidiyordum. Oğluma doğru bir yolculuktu bu. Ameliyathaneye giderken, kocamın gözlerine son kez bakıp içeri girdim. Bir süre içerde bekledikten sonra hazırlıklar bitmişti. Anestezi doktoru oturmamı söyledi ve yapacaklarını anlattı. İğneyi yaptıktan sonra hemen sedyeye yatırdılar yeniden. Artık oğluma kavuşuyordum. Aradan 3-5 dk geçmedi ve işte o tarif edilemez, kelimelere sığmayan andı. Minik Adamım gelmişti.


Merhaba miniğim, hoş geldin.
25.05.2015 Saat:15:23

Oğlumu sarıp sarmalayıp yanıma getirmişlerdi. O kadar küçüktü ki onu göremedim bile. Kelimeler boğazımda düğümlendi. Sadece o iyi dimi diyebildim. Daha sonra ameliyat devam etti. Ben artık dakikaları, saniyeleri sayıyordum. Ameliyat bitti. Beni dışarı çıkarıyorlardı, kocamı gördüm. Gözleri nemli ''Aşkım bebeğimiz nasıl, o iyimi? '' diyebildim. Bebeğim nerdeydi, o nasıldı? Onun bana ihtiyacı vardı, belki ona bir kere dokunsam, sarılsam yaşamaya daha da sıkı tutunurdu. Öyle zordu ki herkesin bebeği yanındayken ben daha onu görememiştim bile.
Miniğim 1670 gr, 42 cm olarak dünyaya geldi. Doğar doğmaz onu yoğun bakım almışlardı. Yoğum bakımda sabah ve akşam olarak iki kere görebiliyorduk bebeğimizi.

Ben artık odamdaydım. Eşim bebeğimizin resmini gösterdi.Onu ilk kez resimde görmüştüm. Allahım bu ne güzel bişeydi. O kadar zordu ki diğer odalardan anneler bebeklerini emzirirken, ben daha yavrumu görememiştim bile.Herkes bebeğiyle hastaneden ayrılırken, ben yavrumu burda bırakıp nasıl gidecektim?
Bana ihtiyacı vardı ama ben yanına gidemiyordum. Hemşireler bebeğim için anne sütüne ihtiyaç duyduklarını  göğsümü sağmam gerektiğini söylediler. Evladını hiç görmeden kokusunu içine çekmeden nasıl gelirki acaba süt? Sağdım, defalarca sağdım ama bir damla bile gelmedi. Eve geçtikten sonra sütüm de normale dönmüştü. Artık bebeğime bol bol süt ayırabildim. Sütümü sağıp, sabah aksam poşetleyip yavruma götürüyordum. .Artık akşam olmuştu ve bebeğimi görebilecektim. Yoğun bakım kapısının önüne geldim, eşimin yardımıyla.  Üzerime mavi bir önlük geçirdiler eşimin kolunda yattığı küvöze doğru yürüdüm. 
Yoğun bakımdan içeri girdik. Hemşire parmağıyla miniğimin olduğu küvezi gösterdi.
Gözyaşlarıma hakim olamıyordum. O kadar küçüktü ki, bu kadarını hayal bile etmemiştim. Üzerinde kablolar vardı. Ona dokunmadan sevebildik. Hemşire dokunabilirsiniz dediğinde ilk tepkim ''Ben ona dokunmaya kıyamam ki '' olmuştu.
Artık bizim için zor bir süreç başlamıştı..
Ve 10 gün sonunda bebeğim evine kavuştu. 04.05.2015
Devamını Okuyun...

Minik Adama Kavuşmaya Az kaldı..



Hikayemize nereden başlasam bilemedim? Aylarca bebeğimizi heyecanla bekledik, her kontrolümüz çok şükür güzel geçmişti. 28.haftaya kadar haftasıyla uyumluydu. Taki 30.haftada dr.kontrolümüz olana kadar.
Bebeğimi sabırsızlıkla beklerken, 30.haftada kontrole gitmiştik. Dr. bebeğin haftasından geride göründüğünü 28.haftayla uyumlu olduğunu söyledi. Daha sonra bunun normal bir gerilik mi, yoksa bir sıkıntı olup olmadığını öğrenmek için 15 gün sonra tekrar gelmemizi söyledi. 15 gün sonra tekrar gittiğimizde bebeğimiz hala 2 hafta geriden geliyor ve alması gereken kiloyu almamıştı. Dr. bizi renkli dopplere yönlerdirdi. Renkli dopplerde ise benden bebeğe giden beslenmesi yapan damarlarda incelme olduğunu ve bu sonradan oluştuğunu, şuanda bir sıkıntı olmadığını ama sürekli takipte olmamız gerektiğini söyledi.O kadar üzülmüştüm ki, eger doğsa minicik bir yavrum olacaktı. Ya kötü bir şey olursa diye, daha da dikkatli davranıyordum. Beslenmeme eskisinden daha da dikkat ediyordum. Aslında ne kadar dikkat etsem de bebek besleniyordu. 34.haftada tekrar kontrol zamanımız gelmişti. Dr. ultrasondan minik adamıma baktığında mucizevi bir şekilde kilo alımının çok güzel olduğunu ama hala 2 hafta geriden geldiğini söyledi. Bu sebeple erken dogum olursa eğer solunum sıkıntısı çekmemesi için, 4 adet ciğer geliştirici iğne vuruldum.
Ve aradan 2 hafta daha geçti, nerden bilebilirdim ki o günün hayatımın dönüm noktası olacağını...

36 haftalık kontrole gitmiştik. Kahvaltımızı yaptık, minik adamımızı görmek için sabırsızlanıyorduk. Geçen hafta kilo alımı iyi olduğu için eşimle kilosunu hesaplıyor kesin 2000 gr olmuştur diye havalara uçuyorduk.Doktorun yanına geçtik, ultrasondan oğluma baktıkça surat ifadesi değişiyordu. Ben ise içimden Rabbime yalvarıyordum, bir aksilik olmasın diye. İşte o hiç istemediğim cümleyi söyledi. Bebeğin gelişimi durmuştu, 36 haftalık olması gerekirken, 32 haftalık görünüyordu. Eğer daha fazla içeride kalırsa ya kendini ya beni zehirleyeceğini söylemişti, birde suyunun azaldığını söyledi.
Doktor konuştukça bedenim buz kesmişti, şimdi ne olacaktı? Oğlum daha dünyaya gelmeye hazır değildi, o daha çok minikti.Hemen beni merkez hastaneye yönlerdirdi, hastaneyi arayarak talimat verdi. Acil sezeryan olmam gerektiğini, diğer alacakları hastadan önce beni alacaklarını söyledi. Doktorun odasından hüngür hüngür ağlayarak çıktım, ne yapacağımı bilmiyordum. Ne olacaktı şimdi? Ağlayarak annemi ve kayınvalidemi aradım, ilk önce bavulumu sonra onları alarak hastaneye gittik. Herkes bir koşturma içerisinde ben ise oğlumla konuşuyordum..
Devamını Okuyun...

İlk yazımdan herkese merhaba

Herkese öncelikle bir minik merhaba.

Hamileliğimden beri oğlumla hikayelerimizi, anılarımızı, tecrübelerimi ve acemiliklerimi anlatacağım bir blog hayal ediyordum.

Minik adamım hayatımıza gireli tam 4 ay oldu.
En güzel anlarımızı yazmayı kaçırdık ama olsun. Biz geriden başlarız biraz anlatmaya ne dersiniz?

Devamını Okuyun...