Hoşgeldin Kerem Ege

Hemşireler beni hazırlarken, doktorda hastaneye geldi. Sabah kahvaltı yaptığım için genel anestezi yapamayacağını, epidural olacağını söyledi. Zaten en başından beri bende sezeryan olursam epidural olmak istiyordum, sonradan iyiki bu kararı vermişim dedim. Benim gibi herşeyi kontrol eden biri uyuyamazdı, etrafında olan biteni kaçıramazdı. Ve bebeğimi ilk ben görmeliydim, o anı kaçırmak istemedim. Hazırlandım, artık gidiyordum. Herkesin gözünden hem korku, hem oğlumuza kavuşacağımız için mutluluk vardı. Ben artık ne hissettiğimin bile farkında değildim. Ağlıyordum, Korkuyordum o daha çok minikti, bu hayatla mücadele edebilecekmiydi? Bi yandan da oğluma kavuşmama az kalmış. Buruk bir mutluluk ve korkuyla sedyeyle artık gidiyordum. Oğluma doğru bir yolculuktu bu. Ameliyathaneye giderken, kocamın gözlerine son kez bakıp içeri girdim. Bir süre içerde bekledikten sonra hazırlıklar bitmişti. Anestezi doktoru oturmamı söyledi ve yapacaklarını anlattı. İğneyi yaptıktan sonra hemen sedyeye yatırdılar yeniden. Artık oğluma kavuşuyordum. Aradan 3-5 dk geçmedi ve işte o tarif edilemez, kelimelere sığmayan andı. Minik Adamım gelmişti.


Merhaba miniğim, hoş geldin.
25.05.2015 Saat:15:23

Oğlumu sarıp sarmalayıp yanıma getirmişlerdi. O kadar küçüktü ki onu göremedim bile. Kelimeler boğazımda düğümlendi. Sadece o iyi dimi diyebildim. Daha sonra ameliyat devam etti. Ben artık dakikaları, saniyeleri sayıyordum. Ameliyat bitti. Beni dışarı çıkarıyorlardı, kocamı gördüm. Gözleri nemli ''Aşkım bebeğimiz nasıl, o iyimi? '' diyebildim. Bebeğim nerdeydi, o nasıldı? Onun bana ihtiyacı vardı, belki ona bir kere dokunsam, sarılsam yaşamaya daha da sıkı tutunurdu. Öyle zordu ki herkesin bebeği yanındayken ben daha onu görememiştim bile.
Miniğim 1670 gr, 42 cm olarak dünyaya geldi. Doğar doğmaz onu yoğun bakım almışlardı. Yoğum bakımda sabah ve akşam olarak iki kere görebiliyorduk bebeğimizi.

Ben artık odamdaydım. Eşim bebeğimizin resmini gösterdi.Onu ilk kez resimde görmüştüm. Allahım bu ne güzel bişeydi. O kadar zordu ki diğer odalardan anneler bebeklerini emzirirken, ben daha yavrumu görememiştim bile.Herkes bebeğiyle hastaneden ayrılırken, ben yavrumu burda bırakıp nasıl gidecektim?
Bana ihtiyacı vardı ama ben yanına gidemiyordum. Hemşireler bebeğim için anne sütüne ihtiyaç duyduklarını  göğsümü sağmam gerektiğini söylediler. Evladını hiç görmeden kokusunu içine çekmeden nasıl gelirki acaba süt? Sağdım, defalarca sağdım ama bir damla bile gelmedi. Eve geçtikten sonra sütüm de normale dönmüştü. Artık bebeğime bol bol süt ayırabildim. Sütümü sağıp, sabah aksam poşetleyip yavruma götürüyordum. .Artık akşam olmuştu ve bebeğimi görebilecektim. Yoğun bakım kapısının önüne geldim, eşimin yardımıyla.  Üzerime mavi bir önlük geçirdiler eşimin kolunda yattığı küvöze doğru yürüdüm. 
Yoğun bakımdan içeri girdik. Hemşire parmağıyla miniğimin olduğu küvezi gösterdi.
Gözyaşlarıma hakim olamıyordum. O kadar küçüktü ki, bu kadarını hayal bile etmemiştim. Üzerinde kablolar vardı. Ona dokunmadan sevebildik. Hemşire dokunabilirsiniz dediğinde ilk tepkim ''Ben ona dokunmaya kıyamam ki '' olmuştu.
Artık bizim için zor bir süreç başlamıştı..
Ve 10 gün sonunda bebeğim evine kavuştu. 04.05.2015
Devamını Okuyun...

Minik Adama Kavuşmaya Az kaldı..



Hikayemize nereden başlasam bilemedim? Aylarca bebeğimizi heyecanla bekledik, her kontrolümüz çok şükür güzel geçmişti. 28.haftaya kadar haftasıyla uyumluydu. Taki 30.haftada dr.kontrolümüz olana kadar.
Bebeğimi sabırsızlıkla beklerken, 30.haftada kontrole gitmiştik. Dr. bebeğin haftasından geride göründüğünü 28.haftayla uyumlu olduğunu söyledi. Daha sonra bunun normal bir gerilik mi, yoksa bir sıkıntı olup olmadığını öğrenmek için 15 gün sonra tekrar gelmemizi söyledi. 15 gün sonra tekrar gittiğimizde bebeğimiz hala 2 hafta geriden geliyor ve alması gereken kiloyu almamıştı. Dr. bizi renkli dopplere yönlerdirdi. Renkli dopplerde ise benden bebeğe giden beslenmesi yapan damarlarda incelme olduğunu ve bu sonradan oluştuğunu, şuanda bir sıkıntı olmadığını ama sürekli takipte olmamız gerektiğini söyledi.O kadar üzülmüştüm ki, eger doğsa minicik bir yavrum olacaktı. Ya kötü bir şey olursa diye, daha da dikkatli davranıyordum. Beslenmeme eskisinden daha da dikkat ediyordum. Aslında ne kadar dikkat etsem de bebek besleniyordu. 34.haftada tekrar kontrol zamanımız gelmişti. Dr. ultrasondan minik adamıma baktığında mucizevi bir şekilde kilo alımının çok güzel olduğunu ama hala 2 hafta geriden geldiğini söyledi. Bu sebeple erken dogum olursa eğer solunum sıkıntısı çekmemesi için, 4 adet ciğer geliştirici iğne vuruldum.
Ve aradan 2 hafta daha geçti, nerden bilebilirdim ki o günün hayatımın dönüm noktası olacağını...

36 haftalık kontrole gitmiştik. Kahvaltımızı yaptık, minik adamımızı görmek için sabırsızlanıyorduk. Geçen hafta kilo alımı iyi olduğu için eşimle kilosunu hesaplıyor kesin 2000 gr olmuştur diye havalara uçuyorduk.Doktorun yanına geçtik, ultrasondan oğluma baktıkça surat ifadesi değişiyordu. Ben ise içimden Rabbime yalvarıyordum, bir aksilik olmasın diye. İşte o hiç istemediğim cümleyi söyledi. Bebeğin gelişimi durmuştu, 36 haftalık olması gerekirken, 32 haftalık görünüyordu. Eğer daha fazla içeride kalırsa ya kendini ya beni zehirleyeceğini söylemişti, birde suyunun azaldığını söyledi.
Doktor konuştukça bedenim buz kesmişti, şimdi ne olacaktı? Oğlum daha dünyaya gelmeye hazır değildi, o daha çok minikti.Hemen beni merkez hastaneye yönlerdirdi, hastaneyi arayarak talimat verdi. Acil sezeryan olmam gerektiğini, diğer alacakları hastadan önce beni alacaklarını söyledi. Doktorun odasından hüngür hüngür ağlayarak çıktım, ne yapacağımı bilmiyordum. Ne olacaktı şimdi? Ağlayarak annemi ve kayınvalidemi aradım, ilk önce bavulumu sonra onları alarak hastaneye gittik. Herkes bir koşturma içerisinde ben ise oğlumla konuşuyordum..
Devamını Okuyun...

İlk yazımdan herkese merhaba

Herkese öncelikle bir minik merhaba.

Hamileliğimden beri oğlumla hikayelerimizi, anılarımızı, tecrübelerimi ve acemiliklerimi anlatacağım bir blog hayal ediyordum.

Minik adamım hayatımıza gireli tam 4 ay oldu.
En güzel anlarımızı yazmayı kaçırdık ama olsun. Biz geriden başlarız biraz anlatmaya ne dersiniz?

Devamını Okuyun...